Engelli Bireyler İçin Afet ve Acil Durum
Planlaması Neden Önemlidir?

Afet ve acil durum planlaması, afet yönetiminin bir parçasıdır. Afet yönetimi kavramı, afet sonucu
doğabilecek olumsuz olayların önlenmesi veya zararlarının azaltılmasını ifade eder. Tüm tehlikeleri dikkate alan kapsamlı ve bütünleşik afet yönetimi henüz yeni bir yaklaşım sayılsa da, günümüz
afet ve acil durum çalışmalarında ağırlık kazanmıştır.
Bu yaklaşıma göre; afet öncesinde hazırlık, afet sırasında müdahale ve afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarının toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi, etkin ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi için toplumun
tüm kurum ve bireylerinin bu ortak amaçlar doğrultusunda hareket etmesi gerekir. Bu nedenle
afet ve acil durumlarda tüm bireylerin bu durumların öncesinde, sırasında ve sonrasında neler
yapılması gerektiğini bilmeleri ve bireysel plan hazırlamaları, afet ve acil durumlardaki kayıpları
azaltmak açısından yaşamsal önemdedir. Bu çerçevede ele alınan bir afet ve acil durum planı;
olay öncesinde risk belirlemeyi ve zarar azaltmayı içeren hazırlık, olay sırasında müdahale ve olay
sonrasında da iyileştirme aşamalarından oluşmaktadır.
Afet ve acil durumlara yönelik olarak bireylerin izlemesi gereken adımların büyük çoğunluğunu, bu durumların öncesinde alınması gereken önlemler oluşturmaktadır. Bu önlemlerin doğru
biçimde alınması, afet ve acil durumlarda birçok olumsuzluğun önüne geçerek bireylerin can ve
mal güvenliğinin en üst düzeyde korunmasını sağlayacaktır.
Zarar azaltma, hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarının her biri kendi içinde ayrı önemli
olsa da, afet veya acil durum anındaki başarılı bir tahliye, engelli bireyler açısından en yaşamsal
konulardan birini oluşturmaktadır. Engeli olmayan bireyler için bile tahliye son derece dramatik
ve zor koşullarda gerçekleşen bir süreç olabilirken, engelli bireylerde asıl sorun onları bu sürece dahil edebilmekle başlamaktadır. Engeli olmayan bireyler için acil çıkışların ve bina içindeki
sığınma alanlarının nerede olduğunu bilmeleri yeterli olabilirken, engelli bireylerin öncelikle acil
çıkışlara ve sığınma alanlarına nasıl ve hangi donanımla ulaşacaklarını bilmeleri gerekmektedir.
Özellikle ülkemizde yaşanan ‘99 Marmara Depremi sonrasında, acil durum tahliye planlamasına yönelik ilgi büyük oranda artmıştır. Yaşananlar, başarılı bir tahliye için planlamanın şart
olduğunu ve mutlaka dezavantajlı toplum kesimlerindeki bireyleri de kapsaması gerektiğini göstermiştir. Afet ve acil durumlarda insanların genelde hızlı bir şekilde binalardan, araçlardan veya
açık alanlardan tahliye edilmesi gerekmektedir ve bu bağlamda acil tahliye, tahliyenin başarılı
olma şansını büyük ölçüde artırmaktadır. Ancak çoğu kişinin, işletme sahibinin ve tesis yöneticisinin tahliye planları yoktur. Engelli bireyler açısından ise önceden planlama yapmıyor ve gereksinimlerini karşılamıyor olmak, acil bir durumda hayatta kalabilmenin veya kalamamanın arasındaki
farkı belirleyebilmektedir.
Engelli bireylerin afet ve acil durumlarda gereksinim duyacakları destek düzeyi, engellilik
türüne ve derecesine bağlı olarak değişebilir. Bazı bireyler afet ve acil durum öncesinde tüm
hazırlıkları bağımsız gerçekleştirebilmekte, bu olaylar sırasında kendisini koruyabilmekte ve
sonrasındaki olağandışı koşullara uyum sağlayabilmektedir. Ancak bazı engelli bireyler, tüm
bu aşamalar sırasında başkalarının desteğine gereksinim duyabilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünya genelinde bir milyar civarında engelli birey bulunmaktadır.
2004 yılındaki deprem sonrasında Hint Okyanusu’nda meydana gelen tsunamide kaçmayı
başaramayan birçok engelli bireyin boğularak can verdiği bilinmektedir. Bu tsunami sırasında
Sri Lanka’daki bir bakımevinde 102 özel gereksinimli bireyden yalnızca 41’inin hayatta kalmayı
başardığı, birçoğunun yataklarını terk edemediği veya kaçmaları gerektiğinin farkına varamadıkları belirtilmiştir. Bu örneklere bağlı olarak toplumların engelli bireylerin afet ve acil durumlarda
yaşadıkları güçlüklere dair farkındalık kazanmaları ve bu farkındalığı afet ve acil durum hazırlık
planlarına yansıtmaları gerekmektedir (Kurt (ed.), 2019).
Müdahale ekipleri ve diğer görevliler, afet ve acil durumların hemen ardından olay yerine
ulaşsa bile, bu ekiplerin olaydan etkilenmiş tüm bireylere aynı anda yetişmelerini sağlamak her
zaman mümkün olmamaktadır. Bu gerçek, engelli bireylerin güvenliklerinin planlamasında kendilerinin de aktif bir rol üstlenmelerini zorunlu kılmaktadır.
Eğer engel teşkil eden herhangi bir özel durumları (ağır düzeyde zihinsel yetersizlik gibi)
söz konusu değilse, kendi kapasite ve yeterlilikleri hakkında ve afet ile acil durumlar sonrasındaki gereksinimleri ve hizmetler konusunda en çok bilgi sahibi olması beklenenler, yine engelli
bireylerin kendileridir (Kurt (ed.), 2019).
Bu nedenle engelli bireylerin afet ve acil durumlarla baş etme konusunda aileleri, yakınları
ve varsa bakımlarıyla ilgilenen diğer bireylerle işbirliği yaparak ortak bir hazırlık planı oluşturmaları önemlidir.
Bu yaklaşımla hazırlanan Engelli Bireyler İçin Afet ve Acil Durum Planlama Rehberi’nin temel
amacı; farklı engelli grupları, yakın ilişki içinde oldukları bireyleri (aile, bakım verenler, arkadaşlar,
çalışanlar vb.) ve ilgili kurumları afet öncesinde, sırasında ve sonrasında yapabilecekleri konusunda bilgilendirebilmek ve yol gösterebilmektir.
Engelli Bireylerle İlgili Mevcut Durum
I. İstatistikler
Türkiye’de engelli bireylerle ilgili resmi kayıtlar T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından tutulmakta ve Ulusal Engelli Veri Tabanı üzerinden bu sayılara erişilmektedir. 2019 yılı Aralık ayı itibari ile Ulusal Engelli Veri Tabanında kayıtlı
ve hayatta olan engelli sayısı 1.419.961’i erkek (%56) ve 1.095,806’sı da kadın (%44) olmak üzere
2.515.767’dir. Bu sayıya geçici sağlık sorunları nedeniyle özel gereksinimi olan bireyler dahil değildir.
Ulusal Engelli Veri Tabanı ayrıca Engelli Sağlık Kurulu raporu almak için yetkili hastanelere başvurmamış ve hizmet almak için devletle temasa geçmemiş bireyleri kapsamamaktadır.
Ulusal Engelli Veri Tabanına göre engellilik türleri aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır:
Görme Engelli / İşitme Engelli / Dil ve Konuşma Engelli
Ortopedik Engelli / Zihinsel Engelli / Ruhsal ve Duygusal Engelli
Süreğen Hastalık / Diğer
Ulusal Veri Tabanı’nda kayıtlı ve hayatta olan engelli bireylerin engel türlerine göre dağılımı:
Tablo 1: Ulusal Veri Tabanı’nda kayıtlı ve hayatta olan engellilerin engel türlerine göre dağılımı.
(Kaynak: https://www.aile.gov.tr/media/42250/istatistik-bulteni-2020-mart.pdf)
Türkiye genelinde engelli bireylere ilişkin geniş kapsamlı bir örneklem araştırması en son
2011 yılında TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından yapılan “2011 Nüfus ve Konut Araştırması”dır. Araştırmada engellilik; görme, duyma, konuşma, yaşıtlarına göre öğrenme/basit dört işlem
yapma, hatırlama/dikkatini toplama ve hareket güçlüğü (yürüme, taşıma, tutma ve merdiven inip
çıkma) alanlarında tanımlanmıştır. Araştırma kapsamında, bu alanlardan en az birinde çok zorlandığını veya hiç yapamadığını belirten kişiler en az bir engeli olan nüfus kapsamına alınmıştır.
“Nüfus ve Konut Araştırması, 2011 (Engellilik)”
En az bir engeli olan (3 ve daha yukarı yaş) nüfusun oranı %6,9’dur.
Erkeklerde %5,9 olan bu oran kadınlarda %7,9’dur.
Yaş grubu arttıkça, en az bir engeli olan nüfus oranının artma eğiliminde olduğu görülmektedir.
35-39 yaş grubundan itibaren en az bir engeli olan kadınların oranı erkeklerden yüksektir.
Araştırma süreğen hastalığı olan bireyleri içermediği için, süreğen veya geçici hastalıklar nedeniyle özel gereksinimi olan diğer bireyler de eklendiğinde ülkemizde engelli sayısının çok daha
yüksek olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Aileleri ile birlikte düşünüldüğünde, engellilik
olgusunun nüfusun önemli bir kesimini etkilediği açıktır. (Kaynak: www.aile.gov.tr/media/5657/
nka-internete-verilecek-2-5.pdf)
Tablo 2: Ulusal Veri Taban’ında kayıtlı ve hayatta olan engellilerin yaş ve cinsiyete göre dağılımı.
(Kaynak: https://www.aile.gov.tr/media/42250/istatistik-bulteni-2020-mart.pdf)
II. Erişilebilirlik
Erişilebilirlik (ulaşılabilirlik); herkesin istediği her yere ve her hizmete bağımsız ve güvenli olarak
ulaşabilmesi ve bunları kullanabilmesidir.
Nüfusun büyük bir kesimini etkileyen engelli ve diğer özel gereksinimli bireyler için gündelik
hayatın ve fiziksel çevrenin kolay ve erişilebilir duruma getirilmesi “erişilebilirlik” kavramı kapsamında ele alınmaktadır. Gündelik hayatın ve fiziksel çevrenin engelliler için kolay ve erişilebilir
bir duruma getirilmesinin en önemli koşulu, standardizasyon faaliyetlerinin yaygın bir şekilde
uygulanmasıdır.
Toplumsal hayata katılım konusundaki fiziksel engeller, ancak tüm kentsel hizmet ve donatılar eksiksiz bir şekilde erişilebilirlik standartlarına uygun tasarlandığında aşılabilmektedir.
Engelli gruplarla ilgili mevcut erişilebilirlik standartları aşağıdaki başlıkları kapsamaktadır:
• Bina ve Açık Alanlara Erişilebilirlik: Konut, iş ve alışveriş merkezleri, eğitim, sağlık gibi binalara; kent, şehir, bölge ve benzeri ölçekteki açık alanlara erişim.
• Ulaşımda Erişilebilirlik: Demiryolları, metro, otobüs işletmeleri, havayolları ve benzer toplu
taşıma araçlarına erişim.
• Hizmetlere Erişilebilirlik: Eğitime, sağlık uygulamalarına, istihdama, adalete, kültürel yaşama,
dinlenme ve boş zaman aktivitelerine, spor faaliyetlerine, siyasal ve toplumsal yaşama erişim.
• Bilgi ve Bilişim Teknolojilerine Erişilebilirlik: Kamu web sitelerine, internet teknolojilerine,
sanal kütüphanelere ve benzerlerine erişim (Mamatoğlu, 2015).
Tüm mevcut yasal düzenleme ve denetlemelere karşın, halen gündelik yaşamlarında erişilebilirlikle ilgili sorunlar yaşayan engelli bireylerin, olağanüstü şartlarda ne kadar zorlandıkları
ortadadır. Büyük afet ve acil durumlar sonrasında olası önlemlere yönelik büyük bir ilgi oluşurken,
planlama ve hazırlık çalışmalarında aynı ilgiyi görmek mümkün olmamaktadır. Afet zararlarını en
aza indirebilmek için öncesinde hazırlık ve planlama yapmak hayati önem taşır.
Yasal Çerçeve ve Mevzuat
I. Engelli Bireylere Yönelik Ulusal Yasal Düzenlemeler
• Anayasa
• 1982 Anayasası’nın 61. maddesi
• 12 Eylül 2010 tarihinde referandum yoluyla halk oylamasına sunularak kabul edilen Anayasa’nın 10. maddesi
• Anayasa’nın 42. maddesi 8. fıkrası
• Anayasa’nın Sosyal Güvenlik Hakkı başlıklı 60. maddesi
• 5378 sayılı Engelliler Kanunu
• Türkiye’de Erişilebilirliğin Sağlanmasına Yönelik Standartlar:
• TS 9111: “Özürlüler ve Hareket Kısıtlılığı Bulunan Bireyler İçin Binalarda Ulaşılabilirlik Gerekleri”, 2011.
• TS 12576: “Kaldırım ve Yaya Geçitlerinde Ulaşılabilirlik İçin Yapısal Önlemler ve İşaretlemelerin Tasarım Kuralları” (2012, 2017’de konfirme edildi).
• TS 12460: “Raylı Taşıma Sistemleri Bölüm 5: Özürlü ve Yaşlılar İçin Tesislerde Tasarım Kuralları”, 1998.
• TS ISO 23599: “Görme Özürlü veya Az Görenler İçin Yardımcı Mamuller-Hissedilebilir Yürüme Yüzeyi İşaretleri” (2012).
• TS 12694: Demiryolu Taşıtları – Yolcu Vagonları – Özürlü Yolcuların Tekerlekli Sandalyeleri
ile Seyahatine Uygun Vagon Düzenlemeleri (2011).
• TS ISO 23600: “Görme ve İşitme Özürlüler İçin Yardımcı Mamuller – Yaya Trafik Işıkları –
Sesli İkazlar ve Hissedilebilir Yüzeyler” (2012).
• TS 13536: “TS ISO 23599’un Uygulanmasına Yönelik Tamamlayıcı Standart” (2012).
• TS 13622: “Engelliler ve Hareket Kısıtlılığı Bulunan Kişiler İçin Toplu Taşıma Sistemlerinde
Erişilebilirlik Gerekleri” (2016 revizyon).
• Asansörler, Kaldırma ve İletme Platformları ile İlgili Standartlar (2012).
II. Engelli Bireylerle İlişkili Kamu Kurum ve Kuruluşları
• Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı)
• Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı)
• Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı)
• İnsan Hakları Başkanlığı (Adalet Bakanlığı)
• Gelir İdaresi Başkanlığı (Maliye Bakanlığı)
• Sağlık Bakanlığı (Sağlık Bakanlığı)
• Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı)
• Sosyal Güvenlik Kurumu (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı)
• Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Millî Eğitim Bakanlığı)
• Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı)
III. Engellilere Yönelik Türkiye’nin Taraf Olduğu Uluslararası Yasal Düzenlemeler
• Birleşmiş Milletler’in Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme
• Birleşmiş Milletler’in Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme Ek İhtiyari Protokolü
• Sendai Afet Risklerini Azaltma Bildirgesi
Avrupa ve Akdeniz Büyük Afetler Anlaşması (EUR-OPA)*
Avrupa-Akdeniz Büyük Doğal ve Teknolojik Afetler Açık Kısmi Anlaşması (EUR–OPA), Avrupa,
Güney Akdeniz ile Batı Avrupa arasında ve Avrupa Konseyi çatısı altında büyük doğal ve teknolojik afetler konusunda işbirliği için kurulmuş hükümetler arası bir platformdur.
1987 yılında imzalanan EUR-OPA Anlaşması gereğince, her ülkede kendileri için belirlenen
görevleri yerine getirmek amacıyla kurulan ihtisaslaşmış merkezler ağındaki diğer birimlerde olduğu gibi ülkemizde de AFAD bünyesinde kurulan merkez, Avrupa Doğal Afetler Eğitim Merkezi
(AFEM) olarak belirlenmiştir. AFEM faaliyetleri Planlama ve Risk Azaltma Dairesi Başkanlığı’nca
yürütülmektedir.
Afet, Acil ve Kriz Durumlarında Engelli Bireylerin Gereksinimlerini Karşılamaya Yönelik Genel
İlkeler
1. Engelli bireyler, toplumun geneline sağlanan desteğin aynısını alabilmelidir.
2. Sağlanan destek tüm potansiyel bireysel gereksinimlere göre şekillendirilmelidir ve bunların
içinde geniş bir engellilik spektrumu olduğu da göz önünde bulundurularak gereksinimlerin
kişiden kişiye çok değişebileceği bilinmelidir.
3. Engelli bireylerin bakımına yönelik planlamalara siyasi otoriteler, kamu yöneticileri, sivil savunma ve sivil toplum kuruluşları da dahil edilmelidir.
4. Acil durum planları, engelli kesimleri grup ve kategoriler yerine bireysel temelde ele almalıdır.
5. Engelli bireylerin konumları ve acil durum gereksinimleri, afetler oluşmadan önce bilinmeli ve
değerlendirilmelidir.
6. Engelli bireylerin yoğunlaşabileceği bakım evleri, psikiyatrik hastaneler ve diğer merkezlere
yönelik özel acil durum planlama önlemleri geliştirilmelidir.
7. Afetlerin planlama, yönetim, müdahale veya iyileştirme aşamalarına yönelik tüm eğitim programlarında engelli bireyler ile ilgili önlemlerin nasıl geliştirilebileceğine dair bilgiler yer almalıdır.
8. Uyarı süreçleri engelli bireylerin gereksinimlerini ve yeteneklerini dikkate alacak şekilde oluşturulmalıdır (the Design for All principle-Herkes İçin Tasarım ilkesi).
9. Tahliye, acil nakil, barınak ve iyileştirme süreçlerinde engelli bireylere yönelik ayrımcılık yapılmaması ve tüm gereksinimlerinin karşılanması sağlanmalıdır.
10.Acil durum müdahale personeli engelli bireylere yönelik doğru, profesyonel ve ayrımcılık içermeyen bir tutum içinde olmalıdır.
11. Engelli bireyleri kaldırmak ve taşımakla yükümlü olan acil durum müdahale personeli, bununla
ilgili uygun eğitimi almalı ve bu görevlere uygun donanımda olmalıdır.
12. Afetlerin öncesi veya sonrasındaki tahliyelerde kimsenin geride kalmamasını sağlayan yöntemler uygulanmalıdır.
13. Sığınma merkezleri ve geçici yurtlar, engelli bireyleri barındırabilecek şekilde düzenlenmelidir.
14. Afet sonrası geçici barınma hizmetleri, engelli bireyleri ayrımcılığa maruz bırakmayacak, erişilebilir ve temel gereksinimlerini karşılayabilecekleri şekilde tasarlanmalıdır.
15. Afet planlama, uyarı, alarm, tahliye, acil durum müdahalesi, dinlenme araları, geçici barınak
veya iyileştirme süreçlerinde engelli bireyleri ayrımcılıkla karşı karşıya bırakmayacak yöntemler uygulanmalıdır. Ayrımcılık vakalarına derhal ve uygun şekilde müdahale edilmelidir.
*Kaynak: Alexander, D., Sagramola, S. (2013), European and Mediterranean Major Hazards Agreement
(EUR-OPA), Guidelines for Assisting People with Disabilities during Emergencies, Crises and Disasters,
European Council.
(https://www.coe.int/t/dg4/majorhazards/ressources/Apcat2013/APCAT2013_11_Gudelines_Disability_
Alexander_Sagramola_17jan2014_en.pdf) (ET: Temmuz, 2020)

