MARMARA’DA LİMAN DALGASI ÇEKİNCESİ (Konu Güncel)
Uğur KAYNAK*
Ocak-2003
Bu günlerde Depremci hocalarımızın Tsunami ikazları gündemde. Bu konunun açıklıkla anlatılması gerekir.
Ufacık bir iç denizin bu kadar çekinceli olduğu nerede görülmüştür. Azak denizi, Karadeniz, Hazar denizi, Hudson körfezi gibi iç denizlerde böyle sorunlar yok. Ne yapalım olsun. Hem bu kadar güzel ve hem de sadece bize ait bir iç denizimiz var. Gülü seven dikenine katlanırmış.
Tsunami Japoncadan alınma bir deyim. Liman Dalgası anlamına geliyor. Gerçekten de hedefine uygun tanımlama yapabilen bir isimlendirme yapmışlar. Örneğin Asansör, Ya da Lift kelimesi hedefini tam olarak tanımlayamıyor. Çünkü bu araçla hem inmek hem çıkmak olası fakat kelime sadece çıkmayı karşılıyor. Ama Elevatör olayı tam olarak kapsıyor. Elevatör Seviyelendirici demek. Öyleyse Türkçeleştirirken bu olguyu göz önüne almalıyız. Örneğin asansöre “Düzeyleç”(!) falan demek gerekecek herhalde. Yabancı dilden gelen bir yeniliğin adı kötü bir örnek olan Yürüyen Merdiven gibi olmamalı. Neresi kötü derseniz, merdiven farsça bu bir, yürümüyor ya çıkıyor ya da iniyor bu iki. Uzatmayalım Liman Dalgası deyimi bence cuk oturmuş. Zira bu dalga sahile ve özellikle limanlara yaklaşırken kuduruyor. Dalga boyunu yükselten iki etken var. Bunlardan biri deniz tabanının dereceli olarak sığlaşması, ikincisi körfezlede olduğu gibi hareket alanının daraltılmasıdır.
Bu liman dalgası açık denizde iken “Uzun deniz dalgası” adını alır. Bu tür dalgalar genellikle denizin tabanından kaynaklanır. İşlevsel bakımdan denizin yüzeyinden kaynaklanan rüzgar dalgalarından farklıdır. Uzun deniz dalgalarının dalga boyları (iki dalga tepesi arasındaki yatay uzaklıkları) 30-40 km kadar olabildiği halde, dalga yükseklikleri en çok bir-iki metredir. Bunu da açık denizde duyumsamak zordur. Ancak normal rüzgar dalgasının hızı yaklaşık 20 km/saat kadarken, asıl şaşırtıcı fark bu uzun dalganın yaklaşık 750-800 km/saat hız yapmasıdır. Yani bu hızla biraz yaşlı bir yocu jet uçağına yetişip geçebilir. Bazı yazarların Tsunami dalgalarının Marmarayı 50 dakikada aşabileceğini hesaplamasına bir anlam veremiyorum. Sığlıkları da hesaba katıp, dalgayı Gelibolu’dan yola çıkarıp İzmite götürürseniz eh bu hesap tutabilir. Hawaiide deprem alarmı verildiğinden 10-12 saat sonra Japonyaya ve Alaskaya ulaşır. Okyanusta hiç farkedilemeyen uzun dalgalar, Japonyada sahile yaklaştıkça yükselmeye ve yavaşlamaya başlar. Böylece açık denizde Uzun deniz dalgası, sahilde Liman dalgasına dönüşür. Bu olaylar onlarca kez tekrarlanmış ve ortalama hız 800 km/saat olarak ölçülmüştür. O zaman Marmarayı uzunlamasına İzmit Körfezi hariç yaklaşık 15 dakikada kat etmesi gerekir. İzmit Körfezini hesap dışı bırakmamın nedeni dalga hızının körfezde oldukça yavaşlamasındandır. Eğer Marmarada uzun dalga oluşmadan liman dalgası oluşur deniliyorsa buna da Marmaranın 1200 m ye varan derinliği uygun düşmez.
Şekil-1. Liman Dalgasının Sıvısal Devinim İşlevi. (Tsunami Hidrodinamiği)
Bu aşağıdaki cümleye de Örneğin ile başlamak istiyorum. Şimdi gençler “örneğin” gibi güzel bir kelime dururkrn “atıyorum” diye bir deyim bulmuşlar. Eğer “örneğin” kelimesi itici geliyorsa o zaman “faraza” deyin, “misal olarak” deyin. Fakat ne olur “atmayın”. Konunuza dönelim:
Örneğin açık denizde deniz tabanındaki ,
1.Heyelan (toprak kayması, yer kayması)
2.Bakışımlı- bakışımsız Çöküntü. (Simetrik ya da asimetrik Graben)
3.Volkanik patlama
4.Fay düzleminin açılıp kapanması,
gibi nedenlerden biri ile genellikle eliptik, bazan dairesel biçimde çevreye yayılan uzun deniz dalgalarının, durgun deniz yüzeyi demek olan denge düzleminin üzerinde taplam 10 milyon m3 su olsun. Bu durumda denge düzleminin altında kalan çukurlukta da 10 milyon m3 hava boşluğu olacaktır. Bu tertiple açık denizde yol alan uzun deniz dalgaları, sahile yaklaştıkça sığlaşan taban yüzünden yüksekliğini artıracak ve buna bağlı olarak hızını kesecektir. Bu şekilde düz çizgili sahillere örneğin 15 m yükseklikte saldırabilir. Ancak eğer 30°-40° den daha küçük yaklaşma açısı ile bir körfeze girerse, bu kez tabandan sıkıştırmaya ilaveten körfezde ilerledikçe yanlardan sıkıştırmaya da tabi tutulacak olan ve denge seviyesinin üzerinde hep 10 milyon m3 suyu taşımaya çalışan uzun dalga, liman dalgasına dönüşerek daha da yüselecek, daha da yavaşlayacak, yüksekliği belki de 30 metreyi bulacak ve önce körfezde yavaş gelişen büyük miktarda bir deniz çekilmesi yaşanacak, fakat daha sonra liman dalgası kudurmuş gibi köpürüp dikilerek sahil çizgisinden içerilere ilerleyip tırmanacaktır. Bu işlem ne yazık ki bir defaya mahsus olmayıp dalgalar sönünceye kadar, dört beş kez tekrarlanacaktır.
Bu yukarıda söylenen iç karartıcı tanımlamaların Marmara ile pek fazla ilgisi yok. Bunlar Pasifik Okyanusunda yaşanmış olaylardan derlenmiştir. Biz Marmara sahili sakinleri bu konuda ferahlayabiliriz. Bu ferahlamanın nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
1.Marmaranın tabanında bir Trench (Okyanus hendeği) yok. 8-10 milyar tonluk büyük çöküntü veya büyük heyelan olasılığı zayıf.
2.Marmaranın tabanındaki graben oluşturan bakışımlı normal faylar sık aralıklı. Yani oluşabilecek çöküntülerin emebileceği su kütlesi görece daha küçük.
3.Marmaranın tabanında şu anda potansiyel bir deniz tabanı volkanı yok.
4.Marmaranın tabanında buna karşılık açılıp kapanarak su emip tekrar fışkırtabilecek fay düzlemleri var. Fakat bu işlev sonucunda en düşük genlikli liman dalgası üretilebilir. Biraz daha yüksek genlikli uzun dalga üreteci ise deniz tabanı heyelanlarıdır. Bu olgu ne yazık ki Marmarada bol miktarda bulunmaktadır.
Şekil-2. Liman Dalgası Kuş Bakışı Görünümü
Şekil-3.Liman dalgası kesit görünümü
5.Yine de genlik azaltıcı bir etken var. Marmaranın eni yarım dalga boyu uzun dalga üretimine, boyu ise bir dalga boyu uzun dalga üretimine uygun. Yani üretilen liman dalgası rezonans (zoruna salınım) yapmaya fırsat bulamadan sahillere ulaşmış olacaktır.
Şimdi bu çalışmayı bu boyuta getirmeyi hiç istemesem de, nerelerde deniz tabanı heyelanı çekincesi olduğu konusuna gelelim. Aşağıda sunulan haritaların asılları 12 adet A4 kağıda ancak sığacak büyüklüktedir. Bu çözünürlükte bir batimetrik harita elime geçince, nerelerden yüzey faylarının geçtiğini, derinlerde nasıl devam ettiğini ve nerelerde deniz tabanı heyelanları olabileceğini ve bunların yaklaşık olarak kaç milyon tonluk (Hatta bazıları kaç milyar tonluk!) malzeme yer değişimine neden olabileceğini önceden kestirmek mümkün oldu. Aşağıda Şekil-3 ve Şekil-4’te küçültülerek verilen Marmara tabanı izobat haritası üzerinde sığ fay izleri ve derin fay yakıştırmaları yer almaktadır Yay biçimindeki fay sistemleri tam düşeyini koruyamayıp konkav tarafa doğru meyil kazanırlar. Bu yüzden yaysı ve sığ episantr çizgiselliklerinin hep konkav tarafında derin hiposantrlar yer alır. Bu konuda en güncel örnekleme son Pülümür depreminde gerçekleşmiştir. Bu yüzden derin faylar birkaç km güneye konuşlandırılmışlardır.
Şekil-4.YÜZEYSEL MARMARA FAYLARI
(Çek -Ayır Açıklıkları, Çöküntü kenar fayları ve Listrik Faylar Gösterilmemiştir.)
Şekil-5.DERİN MARMARA FAYLARI
(Harita: Seyir ve Hirografi Dairesi Başkanlığının Nazik izinleri ile Buraya alındı. Harita üzerine, fayların yorumlanarak yerleştirilmesi çalışmanın yazarınca sismik kesitlerden yararlanılmadan sadece izobatlardan yararlanılarak yapılmıştır. Dolayısı ile eğer itiraz edilecekse, sorumluluk ve savunma yazara ait olacaktır.)
Şekil-6’te ise Olası ve olmuş Heyelan bölgeleri işaretlenmiştir. Örneğin Marmara adası kuzeyindeki güneye bakan yamaçta çok büyük heyelan izleri göze çarpmaktadır. Bu heyelanların ürettiği liman dalgalarının bir zamanlar Tekirdağ-Yeni Çiftlik sahillerinde etkin olmuş olduğu tahmin edilebilir. Ters tarafta (güneyde) Marmara adasının gölgelemesi nedeniyle pek etkili olmaması gerekir.
Şekil-6.OLASILIKLI HEYELAN YAMAÇLARI
Olasılıklı Heyelan yamaçları Kırmızı çizgilerle, Yamaç molozu ve birikinti konisi çok yaşlı olmayan ve açıkça izlenilen olmuş heyelan bölgeleri kırmızı “U” larda gösterildi. Görüldüğü gibi, Tekirdağdan Marmara adasına doğru bakan şelf oldukça sağlam duruşlu olduğu halde, Marmara Adasından Tekirdağa bakan şelf çok çürük yapılıdır.
Bütün bunları özetlersek Marmara denizinde oluşacak Liman Dalgaları nadiren 6 m yi aşabilir. Liman dalgası için en sakıncalı bölge Marmara’da boğaz girişidir. Bunu söylerken İzmit Körfezini ayrı tutuyorum. Marmara denizinde en tehlikeli Liman dalgası bölgesi Çınarcık çukurunun batı yamacında oluşabilecek bir heyelanın tetiklemesi koşulu ile İzmit Körfezi Liman dalgasıdır. Bu batı yamaç ise diğer şevlere göre daha az eğimlidir. Dolayısı ile zayıf bir olasılıkla batı yamaçta güçlü bir heyelan olabilir. Ne yazık ki Üsküdar Vapuru İzmit Değirmendere seferini yaparken battığında, çok güçlü bir günbatısı fırtına bile İzmit körfezinde Liman dalgası oluşturmuştu. Körfez içlerinde ilerledikçe 8-10 m yükseklikli olabilecek dalgalar, doğrudan doğruya Kocaeli Üniversitesi Vinsan Kampüsüne ve Oto Sanayiine vs. saldıracağı gibi, şehir sahilinden geçen Demiryolunu, D-100 karayolunun Plaj Yolu-Sanayi arasını ve bir miktar da Gölcük karayolunu süpürebilir. Bazı tarih düşürme belgelerinde, bu türden Liman dalgaları sırasında İzmit Körfezinde denizin çekildiği, insanların balık, midye, ıstakoz falan toplamak için paçaları sıvayıp deniz tabanına indikleri, ve ne yazık ki bir kaynakta iki dakika, başka bir kaynakta on dakika sonra, batıdan yükselerek gelen liman dalgalarına yakalandıkları rapor edilmektedir.
_________________
*Prof.Dr. , Kocaeli Üni. Emekli Öğretim Üyesi